Ömrünün 43 yılını Türkiye’de gönüllülüğün yaygınlaştırılmasına adayan Aydınoğlu, bir gönüllülük eğitmeni olarak da topluma örnek oluyor. Gaziantepli olan ve 43 yıllık gönüllülük yaşamımın ilk 25 yılında günlük yaşamımın yarısını, son yıllarda ise tamamını gönüllülüğe ayırdığını ifade eden İnal Aydınoğlu ile hayatındaki başarıları ve gönüllülük hikayesini de içeren çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

 Kendinizden bahseder misiniz?

1941 yılında Gaziantep’te Kürttepe’de doğdum. Doğduğumda babam kentin en ünlü ve en varlıklı insanlarından biriymiş. Gaziantep’teki binlerce dokumacıyı birleştirerek Türkiye’nin o tarihlerdeki en başarılı kooperatiflerinden birisi olan 1 Numaralı Dokumacılar Kooperatifi’nin ve ilk iplik fabrikasının kurulmasına liderlik yapmıştır. Şöhrete ve servete dayanmanın ne denli güç olduğunu bilmediği için, ilkokula başladığım yıl iflas etmişti. Oturduğumuz ev dahi satılmıştı, liseyi bitirinceye kadar aynı evde kirada oturduk. Mahallemizin yarıdan fazlası Kürt’tü. Tek bir gün bile hiçbir ayırım gözetmeden tüm komşularla büyük bir dostluk ve sevgi içinde birlikte yaşadık. Ben altı kardeşin en küçüğü idim.  Babam iflas ettiği için, küçük ağabeyim kütüphanesindeki 2000’e yakın kitabı sermaye koyarak Karagöz’de bir kitapçı dükkânı açmıştı. Annemin birkaç bileziği de satılarak kırtasiye çeşitleri alınmıştı. Ağabeyim yalnız olduğu için okuldan çıkar çıkmaz ona yardıma koşardım. Akşam dükkânı kapatır eve birlikte dönerdik.

Okumak için kendimi çalışmak zorunda hissettiğim için, eğitimi yarım gün olan ve öğrencileri kolay iş bulan ticaret ortaokulu ve lisesinde okudum. Ortaokulda iken tuhafiye çıraklığı lisede ise muhasebe yardımcılığı yaptım.

Büyük ağabeyim İstanbul’da idi. Üniversite için (İstanbul’a) gittiğimde onu mevcut işini kaybetmiş ve zor durumda gördüm. Gece gündüz demeden evinin geçimini sağlamak için birlikte çalıştık. O günlerde Gaziantep’ten Rahmetli Ömer Köylüoğlu “Benim mallarımı İstanbul’da satar mısınız?” diye sordu. İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin ikinci sınıfına geçtiğim yıl; 1961’de, İstanbul Ticaret Odası’na kayıt oldum. Yeni bir markayı ve yeni bir ürünü İstanbul’da pazarlamak çok zordu. Günde en az 16 saat çalışırdım. 1964’de akademi bitmiş, işimiz de para kazandırmaya başlamıştı.  1968’de askere gittim. İki yıllık askerlikten döndüğümde işimde çözümü zor sorunlar olduğunu gördüm. Askere gitmeden önce dönüşte fabrika yaparız diye satın aldığımız arsayı sattık, paranın tümü borçlara gitti. 1973’te Kadıköy’de 8 m2’lik bir ofis kiralayarak emlak komisyonculuğuna başladım. Çevreye verdiğim güven nedeniyle bir süre sonra emlak yönetimi ve emlak organizasyonları işine geçtim. 38 yıl boyunca yönettiğim geniş bir ortak grubu ile iki alışveriş merkezi, 5000’i aşkın daire, 1000’i aşkın işyeri yapımını organize ettim ve şükürler olsun hepimiz kazandık.

1978 yılında bir arkadaşımın önerisi ile Suadiye Lions Kulübü’ne girdim. Emlak komisyonculuğu yaptığım için hedefim muhitimi genişletmekti. İlk gönüllülük projesine katıldıktan sonra gönüllülüğün ne denli yüce bir iş olduğunu anladım ve gönüllülükle hayatımı kazandım. Başka insanları mutlu etmenin insanı ne denli mutlu ettiğini, yaşam sevincimi gördüm. Yüce Yaradan’ın bizlere emanet ettiği doğayı bizim de gelecek nesiller için korumamız gerektiğinin önemini kavradım. 43 yıllık gönüllülük yaşamımın ilk 25 yılında günlük yaşamımın yarısını, son yıllarda ise tamamını gönüllülüğe ayırdım. Ailem dâhil çevremde herkes “Gönüllülüğe bu kadar çok zaman ayırma, işine bak.” diyorlardı. Yıllar sonra anladım ki, ben karşılık beklemeden verdikçe Allah da bana bereket vermişti.

Lions görevlerinde biraz hızlı yürüdüm. 1980’de Kulüp Başkanlığı, 1983’te Genel Yönetmen Yardımcılığı, 1989-90’da Genel Yönetmenlik, 2003-2004’te Türkiye Başkanlığı yaptım. 

İş hayatınızın başlangıç süreçlerinden bahseder misiniz?

1989’da, Lions Genel Yönetmeni olarak, ulusal basında ve televizyonlarda, haber sayfalarında çok yer alıyordum. Bir gün Prof. Dr. Necmettin Sökücü aradı ve Pera Palas’ta yapacakları Gaziantep Derneği toplantısına davet etti. “Askeri yönetimden sonra Gaziantep Kültür ve Eğitim Derneği’ni yeniden kurduk, sizi de başkan yapmak istiyoruz.” dediler. “196 derneği bulunan Lions’un genel yönetmenliğine seçildim, çok yoğun ve ayrıca uluslararası seyahatleri (de) olan bir görevdir. Her ikisini bir arada yapamam.” dedim. Necmettin Hoca “Biz öğrendik, o görev bir yıllıkmış. Şimdi biz genel kurulumuzu yapalım, beni başkan, sizi başkan yardımcısı seçelim. Sizin genel yönetmenliğiniz bitince istifa ederim siz başkan olursunuz.” dedi. Başkanlıkta ilk iş olarak,  Necmettin Hoca’nın girişimleri ve Gaziantep Belediyesi’nin desteği ile Mecidiyeköy’de, anayola 11 metre cephesi olan bir dernek merkezi satın aldık ve dekore ettik.

Röportajın devamını FACE Dergisi 30.sayı E-DERGİ'den okumak için TIKLAYIN

Dergimize ABONE olmak için TIKLAYIN